İsrail’in aşırı sağcı hükümetinin Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandırma amacıyla Meclis’ten geçirdiği ‘yargı reformu’ sonrası uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından birbiri ardından olumsuz mesajlar geliyor. Kuruluşlar söz konusu adımın ağır faturası konusunda uyarılarda bulunuyor
Uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley, İsrail hükümetinin Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandıran ‘yargı reformunu’nu Meclis’ten geçirmesi sonrası yaptığı açıklamada, bu ülkenin kredi görünümünü “hoşnut olunmayan” seviyeye indirdi.
ABD merkezli kuruluş, yüz binlerce İsraillinin protesto ettiği karar sonrası İsrail’in kredi notunu görünümünü “beğenilmeyen” seviyesine çekti.
Morgan Stanley analistlerince paylaşılan araştırma notunda, “Gelecek aylarda ekonomik görünüme ilişkin belirsizliğin arttığını ve risklerin olumsuz senaryoya doğru kaydığını görüyoruz” ifadelerine yer verildi.
Piyasaların gelecekteki politika yokuşunu artık tahmin ettiğine işaret edilen açıklamada, kuruluşun İsrail devlet kredisini “beğenilmeyen duruş” aşamasına taşıdığını aktardı.
Ayrıca açıklamada, son gelişmelerin İsrail’de “belirsizliğin devam edeceğine” işaret ettiği ve yatırımcıların daha yüksek risk primi uygulaması nedeniyle de para birimi Şekel’in zayıflayacağı ve borçlanma maliyetlerinin artacağı değerlendirmesinde bulunuldu.
Bankanın açıklamasında son olarak “Olumsuz senaryomuzda, enflasyonun İsrail Merkez Bankası’nın tolerans bandının üzerinde kalmasıyla büyümenin 2024 yılında önemli ölçüde zayıflayarak yıllık yüzde 1,6’ya gerileyebileceğini düşünüyoruz.” denildi.
Moody’s: Yargı düzenlemesi İsrail ekonomisine zarar verdi
Öte yandan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moodys’ de, Yüksek Mahkeme’nin yürütme üzerindeki denetimini sınırlandıran yasa tasarısını mecliste onaylanmasına ilişkin yayımladığı raporda, İsrail ekonomisi hakkındaki endişelerin artık somutlaşmaya başladığı uyarısında bulundu.
Moody’s raporunda İsrail’de anayasal bir kriz riskinin arttığına dikkat çekti.
Raporda, “Hükümetin kapsamlı planlarının içeriğinin, yargının bağımsızlığını önemli ölçüde zayıflatabileceğine ve çeşitli otoriteler arasındaki etkili denetim ve dengeleri bozabileceğine inanıyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetinin direttiği ve Meclis’ten geçirdiği karar, Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandırma ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olması gibi değişiklikler içeriyor.
Kriz, İsrail toplumunda derin bir bölünmeye neden olurken aylar süren kitlesel protestolara yol açtı, şekelin son 3 yılın en düşük seviyesine gerilemesine ve borsanın yaklaşık yüzde 10 değer kaybetmesine neden oldu.
İsrail piyasasını sarsan satış dalgası, kararın kabulünün ardından derinleşti. Hisse senetleri, tahviller ve para birimi düşüşe geçti.
Bloomberg’e konuşan eski İsrail Merkez Bankası Başkanı Karnit Flug, piyasaların güçlü tepkisinin Netanyahu hükümetini ‘yargıda revizyon’ planını gözden geçirmeye sevk edebileceğinden umutlu olduğunu söyledi.
Başbakan Netanyahu: Anlık tepki
Başbakan Netanyahu, olumsuz eleştirileri “anlık tepki” olarak değerlendirdi ve sular durulduktan sonra “İsrail ekonomisinin çok güçlü olduğu anlaşılacak” iddiasında bulundu.
AP’nin haberine göre birçok uzman, zayıf bir yargı sisteminin yolsuzluğa kapı açabileceği, iş ortamına zarar verebileceği endişesi ve yabancı yatırımcıyı vazgeçirme potansiyeli nedeniyle ekonomiye verilen zararın uzun vadeli olabileceği görüşünü benimsiyor.
Kriz özellikle İsrail ekonomisinin önemli bir bölümünü oluşturan yüksek teknoloji sektöründe ciddi boyutlara ulaşmış durumda.
İsrail’in önde gelen gazeteleri, yüksek teknoloji şirketlerinden oluşan bir grup tarafından finanse edilen bir ilanla ana sayfalarını siyaha boyadı.
İlanda “İsrail demokrasisi için kara bir gün” ifadesi yer aldı.
İsrail İbrani Üniversitesi’nden ekonomist Yannay Spitzer, planın açıklanmasından bu yana İsrail hisse senedi fiyatlarının küresel endekslerin gerisinde kaldığını söyledi.
Spitzer bu eğilimin “sıradan piyasa gelişmeleriyle açıklanamayacağını” dile getirdi.
Ayrıca Spitzer, “İsrail iç çatışmaların yaşandığı, ekonomik olarak geri kalmış bir ülke olmaya doğru gidiyor” değerlendirmesinde bulundu.